boguk

boguk
1) Gyryljyk çykýan, gyryk, tutuk (ses).
∙ Ol gürrüň wagtynda oňaýly bir söz aýtsa ýa göwnüne jaý bir söz eşitse, boguk sesi bilen gülüp, elini şol tüýlere getirerdi. (M. Ibrahimow, Ol gün geler)
∙ Ýegorjyk! Ýegorjyk! -- diýip, iki sany sesiň boguk pyşyrdysy eşidilýärdi. (A. P. Çehow, Saýlanan eserler)
2) Gepleşik dili Boglup goýlan, bogulgy.
∙ Bogdaklaryň agzy bogukdy.
Ýazuw düzgüni: Soňuna çekimli ses bilen başlanýan goşulmalar ýa-da -rak goşulmasy goşulanda, k sesi g sesine öwrülýär.
Meselem boguk - bogugy.

Türkmen diliniň düşündirişli sözlügi. 2015.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Смотреть что такое "boguk" в других словарях:

  • boğuk — sf., ğu Kısılmış (ses) Zeyno nun birdenbire boğazından boğuk bir ses çıktı. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ulumak — nsz 1) Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak Geceleyin çakallar etrafta dolaşır, ulurlardı. S. F. Abasıyanık 2) İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • List of prizes, medals, and awards — A list of famous prizes, medals, and awards including badges, bowls, cups, state decorations, trophies, etc. Contents 1 Business and management 2 Entertainment 2.1 Advertising …   Wikipedia

  • boğuklaşmak — nsz Ses boğuk duruma gelmek, kısıklaşmak Kapının önündeki sesler, sövüşmeler boğuklaştı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğula boğula — zf. Boğulacakmış gibi, boğuk bir biçimde Koridorun karanlığında boğula boğula ağlıyor, yerlere kapanarak Nadide Hanım ın dizlerini öpüyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boğunuk — sf., ğu, hlk. 1) Kısık, boğuk 2) Sıkıntılı, kapalı, donuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haşırdamak — nsz Kâğıt, kolalı kumaş vb. sert şeyler birbirine sürtünürken kalın ve boğuk ses çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hırıltı — is. 1) Boğazdan herhangi bir nedenle boğuk çıkan ses Yavaşlayan soluk alışında hafif hırıltı duyuluyordu. A. Sayar 2) Gürültüyle çıkan ses 3) mec. Geçimsizlik, kavga Ölünceye kadar hırıltı gürültü içinde mi yaşayalım? P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısık — sf., ğı 1) Kısılmış olan 2) Boğuk, güçlükle çıkan (ses) Sonra kısık fakat ateşli, tutkun bir kadın sesi korkuyla, hiddetle haykırdı. H. E. Adıvar 3) Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı) 4) is., coğ. Kanyon …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lahit — is., hdi, Ar. laḥd 1) Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar Firavun un açık lahitlerindeki boğuk yankıları dinledim. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Taş veya mermerden oyma mezar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mağara sesi — is. Derin, boğuk ve korkmuş vurgulu ses …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»